B'ölüm 20- dünden devam-

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑ B'ölüm -XX-๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑(B'ölüm 19'dan devam)

ŞİŞMAN YAPI: Bir daire esası üzerine kurulmuş olan tiplerin yuvarlak yüzleri, şiş yanakları geniş delikli burunları birkaç kat çeneleri ve biraz fıçıyı andıran toprak vücutları vardır. Elleri etli ve yumuşaktır.
Şişman adam şen, mülayim ve kurnazdır. Zengin sofraları, rahat yatakları, cazip kadınları ve diğer bütün zevki sefayı sever. Zihnen ve bedenen rahat olmak gibi asabi gerginlik veya zihni faaliyet kabilinden dertleri olmadığı gibi bedeni faaliyette bulunmak arzusunu da asla duymaz.
Şişman adamların çoğunluğunun hayret verici bir zarafeti ve hareket hafifliği vardır. Kurnazlıklarından bahsetmiştik. Bunlar akıllıdırlar. Rahatlarını severler. O kadar ki bu rahatlarını temin etmek için bile rahatlarını bozmak onlara ağır gelir. Onun için başkalarını kullanmayı iyi bilirler. Midelerine düşkün oldukları için bakkal kasap fırıncı aşçı lokantacı veya otelci gibi meslek sahiplerinin arasından öylelerine çok rastlanır. Aynı zamanda kurnazlıkları ve sakin huyları sayesinde iyi birer diplomat da olurlar. Siyaset hayatı puro içen ve etrafındakilerin sırtına vurarak dediklerini yaptıran şişman adamlarla doludur.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

UFAK TEFEK YAPI: Boyları kısa olmakla beraber vücutlarının her tarafı tamamen birbirine orantılı olanlar enerjik ve alçak gönüllüdürler. Bunlar haklarını çiğnemekten nefret eden idealist ve adalet perver insanlardır. Kendilerine karşı gelenlere şiddetle hücum eder ve çoğunlukla başarılı olurlar. Kimseden hiçbir şeyden korkuları yok gibidir. İstedikleri şeyi doğru yoldan elde etmedikleri takdirde hile yoluna sapmaktan asla çekinmezler. Enerjik, ateşli, şehvetli ve asabidirler. Son derece hazır cevap ve espiritüel olurlar. Tarihe yeni bir seyir vermiş olan dahilerin çoğunun bu yapıda insanlar oluşu dikkat çekicidir.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

KISA VE ZAYIF YAPI: Kısa ve zayıf yapıda olanlar utangaç ve çekingendirler az konuşurlar, mütevazıdirler. Kendi içlerine kapanık olurlar. Ancak hayatlarında muazzam bir olay olduğu takdirde heyecana gelirler. O zaman da hadise kendi aleyhlerinde ise telaştan elleri ayakları dolaşır ve çoğu zaman kendilerini kaybederler, düşünmez olurlar. Çekingen oldukları için herkesle ahbaplık etmezler. Ama herhangi birisiyle arkadaş oldular mı bu arkadaşlığı muhafaza etmek için ellerinden geleni yaparlar. Sadakatleri sonsuzdur. Uysal bir köpek gibi arkadaşlık hatırı için her şeye boyun eğer ve her şeyi kabul ederler.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑
Sercan, insanların dünyasına düştüğünde ete kemiğe bürünerek sahip olduğu ancak sınırlandığı vücuduyla ilgili kategorilerde yer alan özelliklerle; kendisini, kişiliğini oluşturan soyut özelliklerini kıyaslayarak "iç gözlem"ini tamamladı. Bu farklı yapılardan bir kaç tanesinin özelliklerini taşıdığını ve kendisine yakın olduğunu düşündü .. Ancak bir kaç tanesine yakın olduğu kadar bir kaç tanesine de alabildiğine uzaktı!. Aklı karışmış bir vaziyette bir süre kaldı kitapla. Kütüphanede herkes sessizliğini koruyordu. Karıştırdıkları, ellerinde tuttukları kitapların aslında, okuyucularıyla bir iletişim bilince olduklarını bilmeden. Kitaplarda kendilerini oku'yanlarına belli etmiyorlardı. En az dünyadaki herhangi bir sanlı kadar "bilinç" taşıdıklarını, "dirimsel"liklerini, kendilerini yazan, kaleme alan şahısların enerjileriyle beslenip zamanın ötesine kadar varlıklarını koruduklarını ifade etmiyorlardı. Oku'yucular kendilerini okurken onlarda kendi satırları üzerinde gezen gözlerden oku'yucularının iç dünyalarına göz gezdirir, sinelerinde barındırdıkları pek çok sırrı, bilgelik yoluna ulaştıracak ,hazineler değerindeki cevherlerini, kendilerini okuyanlara bağışlayıp bağışlamayacaklarına karar verirlerdi. Bu çok kişisel ve "sessiz" iletişim, ancak her iki tarafında "farkındalığı" söz konusu olursa ortaya çıkabilirdi. Sercan, Sessiz iletişimi düşünürken sessizliği fark etti. Hem anlam olarak hem de kelime olarak. 'Sessizlik'in, zıttıyla;Sesle, tanımlanabilir birşey olması, yani sessizliğin edilgenliği ve o edilgenlikte taşıdığı güç Sercan'ın kitaptan sıyrılıp kendi dünyasına dönmesini sağlamıştı. Sesin önemli olduğunu fark etti. Bu konuyu düşünmek için evine gitmeye karar verdi. "Evim" kelimesi onu nedensizce mutlu etti. Bir şeyin kendisine ait olması ve kendisinin bir şeye ait olması fikri, nedensiz bir biçimde hoşluk doğurabiliyordu demek..

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑ (arkası yarın)

Hiç yorum yok: