Bölüm -53-(52.Bölümden devam)

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑B'ölüm -LIII- ๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑(52'den dvm)

Babası gözlerinin kendisine oynadığı bir oyun olup olmadığını anlamak için bir iki kırpıştırdı yeniden kapıya baktı. Kapıdaki yüze. Yüzdeki gözlere. Ve gözlerde hipnotize edecek derinlikte bir çift girdaba bakakaldı. Herkes önce kımıltısız bir heykel gibi duran Ali Bey’e ardından da kapıdaki yüze çeviriyordu kafasını. Ve her kim sellzoso’nun gözleriyle temas kursa bakışlarıyla kımıltısız heykellere dönüşüyordu. Mağara, ekip içine girmeden önceki yüzyıllar boyunca olduğu gibi yeniden sessizliğine bürünmüştü. Sellsozo’nun kapıdaki yüzü neredeyse iyiden iyiye gülümsüyordu, kapının iki yanında bulunan iki sütundaki mor ışınım, nefes alır verir gibi gittikçe güçlenen bir şekilde ışıyordu. Kapıdaki yüz canlanmış, neredeyse normal bir insan gibiydi.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Ervin, babasına baktı, kafasını çevirip babasına baktığında geçen süreç ona dakikalar gibi gelmişti. Sanki zaman çok atıllaşmış, hava çok yavaşlamıştı. Yoo sadece hava değildi yavaşlayan,kalbinin atışı, damarlarında dolaşan kan, içinde ve dışında ne varsa herşey, hepsi slow motion gibi git gide durma noktasına ivmeleniyordu. Sellsozo yüzyıllardır uykusunda olan lanetlenmiş kişi uyanmış, birisi 16 yaşında olmak üzere 13 tane yeni kurban edinmişti.
“Aranızda bakir biri var mı? ,diye sordu.
Sesi yılan tıslaması gibi çatallıydı. Ürkütücü, inleyen,dişil..
Yineledi sorusunu; “Aranızda bakir biri var mı?”
Kapıdan ve gözlerinden yayılan çekim gücü o kadar fazlaydı ki çenelerini açacak gücü hiç biri bulamadı kendisinde. Gözlerini sırayla her bir kişide çevirdi Sellzoso. Sıra Ervin’e geldiğinde duraladı. Dudağını büküp “Sen küçük insan” , dedi. “Sen bakirsin. O halde sorularıma cevap vermesi gereken kişi, sınanması gereken şahıs da sensin”

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Ervin üzerinde yavaşlık ve atıllık oluşturan basıncın git gide azaldığını hissetti. Sanki üzerinden görünmeyen bir basınç kayboluveriyordu hızlı bir şekilde. Küçükken karabasan gördüğü bir zamanı anımsadı. 6 yaşlarındaydı.Üzerinde bir ağırlık hissediyordu. Yüzüstü yattığı için kendisini bastırıp yatağa mıhlayanın ne olduğunu yada kim olduğunu göremiyordu. Gözleri açık olmasına rağmen bağıramıyor ve hareket edemiyordu. Kulağında garip bir uğultuyla birlikte üzerindeki, gücün gittikçe arttığını ve ağırlaştığını hissediyordu. İçinden sürekli olarak , annesini ve babasını çağırıyor, yardım istiyor, Allah’ın kendisini korumasını kurtarmasını istiyordu. Bir süre sonra ağırlık kendiliğinden kalkmıştı. İşte o an kontrolünü kaybettiği bedeninin yeniden efendisi olmuştu ama çok korktuğundan dudağındaki uöukla bir hafta gezmişti.
Olayı babasına anlattığında babası ona bir dahaki sefere korkmaması gerektiğini ve içinden kendisine öğreteceği duaları okumasını istemişti. Bu şekilde şimdi bile anımsadığı Felak ve NAss dualarıyla Ayetel Kürsi'yi ezberlemişti. O günden sonra 12 yaşında ve geçen sene yani 15 yaşına basmasından 2 ay sonra karabasan gelecek olmuş, gözlerini sımsıkı kapatarak bu duaları okumuş ve 6 yaşındaki çaresizliğini bir daha yaşamamıştı.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Sayın Oku'yucu; Karabasan ile ilgili olarak bilim adamlarının tanımlamarına bakalım öncelikle. Hemen herkesin yaşadığı bu olgu aşağıdaki gibi bir açıklamayla sizi tatmin edecek mi bilinmez ama size aslında böyle olmadığını kalbinizin derinliklerinden gelen ses fısıldıyor olmalı. NEdenini bilmediğiniz "şey"lere dair, bir önkabulünüz olacak ise bu ön kabulün rasyonel olması, akla yatkın olmasının ispatlanamaz bir inanç dahilinde yapılan açıklamalardan tamamen uzak olmadığını hatta aynı "olasılık" dahilinde olduğunu en azından kabul etmek zorundasınız.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Basit bir örnekle; şu an, bu satırları okurken, kalp krizi geçirme olasılığınız ile uzaylılar tarafından kaçırılma olasılığınız "aynı"dır. Sonuçta ikisi de "olasılık"tır. Asıl cehaletin, bu iki olasılığın üzerinden biri sırf akla daha yatkın diye birinin olasılık olduğu gerçeğini, içinde bulunulan gerçek ile değiştirilmesi ve gerçek olarak "inanılması" kısmı olduğunu söylemeliyim.. Ya inanmıyorsanız bu iki olasılığında olanaksızlığına hükmedersiniz yahut da inanıyorsanız, bari inanmaya değer bir düşsellikle devam edersiniz yaşamınıza.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Basitleştireyim izninizle; eğer öldükten sonra toprak olacaksak yada gerçekten de bir cennet var ise, bunu ancak öldüğümüzde anlayabileceğiz, değil mi? Güzel..Peki, şimdi soruyorum; madem ki bilip test edemeyeceğimiz bu sorunsalın tam da karşısında duruyorken ve bu iki "olasılığın" birini seçmem söz konusuyken, neden "toprak olacağım" olasılığını seçeyim ki? En azından diğerinde yaşam kalitemi yükseltecek ve ölüm gelip beni alana kadar "daha iyi bir yaşama "kavuşma ve yaşlamsal stressle psikolojik olarak daha kolay başa çıkabilme "faydam" mevcut olacak", diye düşünürdüm yerinizde olsaydım. Neyse konuyu çok dağıttım. Devam edelim, karabasan nedir?

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Uyku felci, uyandıktan hemen sonra (hypnopompic felç olarak da bilinir) veya, seyrek olarak, uykuya dalmadan hemen önce (hypnagogic felç olarak da bilinir), bedenin geçici olarak hareket edememesi (felç olması) ile karakterize edilen bir durumdur.Fizyolojik olarak, REM atonia olarak da bilinen REM uykusu sırasında oluşan normal felç ile yakından ilgilidir. Buna göre bazı bilim adamları ve fizikçiler bunun uyku döngüsünün "doğal" bir etkisi olduğuna inanır. Uyku felci beyin REM durumundan tamamen uyanık duruma geçse de beden felcinin devam etmesi durumunda oluşur. Bu durum, kişinin bilincinin tamamen açık olmasına rağmen hareket edememesine sebep olur. Ayrıca bu durum ile birlikte hypnagogic halüsinasyonlar olabilir.Çoğu zaman, uyku felcine uğraya kişi tarafından bunun bir rüya sebebiyle oluştuğuna inanılır. Bu yüzden, insanların hareket etmek istese de hareket edemediği rüya sayısı bu kadar fazladır. Uyku felcinin sebep olduğu halüsinasyonlar bazen durumun normal bir rüya olarak algılanmasına, bazen de oda içerisinde hayali şeyler görülmesine sebep olur.Belirtiler Uyku felcinin başlıca belirtisi uyanma öncesi veya uyuma öncesi görülen kısmı veya geçici iskelet kası felcidir. Diğer bir deyişle, bir kişinin uykuya dalarken veya uyanırken hareket edememesi veya konuşamaması hissidir. Uyku felci ile birlikte hypnagogic halüsinasyonlar olabilir. Bu halüsinasyonlar işitsel, dokunsal ve/veya görsel olabilir.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Uyku felci kişi tekrar REM uykusuna dönmeden önce veya tamamen uyanmadan önce birkaç saniye veya birkaç dakika sürebilir . Çok uç durumlarda, 4-5 saat sürdüğü de bilinmektedir.Olası Sebepleri Uyku felci, rüya gören bir kişinin rüyasında yaptığı hareketleri aynen yapmasını engellemek için REM uykusu süresince oluşur. Uyku felcinin fizyolojisi hakkında çok az şey bilinir. Bununla birlikte, uyku felcinin beynin pons bölgesindeki motor nöronların post-sinaptik inhibisyonu ile bağlantılı olduğu önerilmektedir. Özellikle, düşük seviye melatonin kasların uyarılmasını engelleyecek şekilde sinirlerdeki depolarizasyon akımı durdurabilir, ve rüyada yaşanan fiilin gerçekte yaşanmamasını sağlayabilir (mesela, rüyasında koştuğunu gören bir kişinin gerçekte koşmasını engellemek gibi).Ayrıca, bu düzensizliği yaşayanlar ve narkolepsiden muzdarip olanlar arasında belirgin bir ilişki vardır. Fakat, değişik çalışmalar çoğu insanın hayatlarında en az bir kez uyku felci yaşadığını göstermektedir.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Bazıları, değişik faktörlerin uyku felci ve halüsansyonların yaşanma olasılığını arttırdığını rapor etmişlerdir. Bunlar :
Sırtüstü yatmak
Düzensiz uyuma saatleri; şekerlemeler, çok veya az uyumak
Fazla stres
Ani çevre/yaşam tarzı değişiklikleri
Olaydan hemen önce görülen berrak rüya. Ayrıca berrak rüya durumuna girebilmek için kullanılan bilinçli indüksiyon yaygın bir yöntemdir. WILD olarak da bilinir.
Yapay uyku yardımcıları ve antihistaminler.


Bir başka inanışa göre ise;bir takım cinlerin veya metafizik varlıkların varlıklarını hissettirme, iletişime geçme, enerji çalmalarının söz konusu olduğunu belirtmeden de geçemeyeceğim. Biz en iyisi Ervin'e dönelim.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑(devam edecek)