B'ölüm -49- (önceki bölümden devamla)

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑ B'ölüm -XLIX-๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑(48.bölümden devam)

Görkemli bir kapıydı karşılaştığı. Ancak kapının ne bir kolu vardı ne de bildiği kapılara benzer açılmasını sağlayacak bir düzeneği. Kirişlere oturtulmuş mermerimsi 2 ana sütuna benzeyen ve garip bir ışınımla, nefes alır verir gibi çok soluk bir mor ışık yanıp sönüyordu sanki bu sütunların içinde.. İki kanadının üzerinde de simetrik olarak işlenmiş semboller vardı. Kapının ortasında, sembollerin çevrelediği bir de bir yüz..Çok estetik çok güzel bir yüz. Kadın mı erkek mi olduğu anlaşılmayan yüzün, bakışları sanki canlıymış ve kendilerini izliyormuş gibi. O güne kadar böylesi bir yüz görmemişti Ervin. Babası sanki hipnotize olmuş gibi kapıya bakıyordu. Yavaşça babasının yanına sokuldu Ervin. Sessizliği ilk bozan babası oldu. "Bu ..Bu Kesinlikle Sellzoso'nun yüzü." dedi.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Ervin, babasının şaşkınlıkla ağzından çıkan cümleye bir anlam veremedi. "Sellzoso da kim ?" dedi merakla. Babası dönüp "Aslında bir efsaneye dayanıyor, keşif gezisine başlamadan anlattığım gibi. Ama çok bilinen bir efsane değildir. Sana eve döndüğümüzde anlatırım, 6 senedir üzerinde çalıştığım ve anlamaya ve çözmeye uğraştığım bir efsane. Neyse , şimdi kapıyı açmanın bir yolunu bulmalıyız, git diğerlerine haber ver. Öncelikle çalışmalarımıza buradan başlayacağız" dedi babası.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Ervin heyecanla diğerlerinin yanına doğru hızlı hızlı uzaklaşırken babası elinin içiyle alnında biriken terleri sildi. Hala gözlerine inanamıyordu. Eğer bu kapıyı açmayı becerebilirse ve metinleri , şu karşılaştığı en garip sembollerden oluşan dili çözebilirse dünya tarihine kazandıracağı bir uygarlık olacaktı. Ve o uygarlığın tüm dünyayı değiştirecek pek çok gücü insanın eline ulaşabilecekti. Kapıya hayranlık ve heyecanla bakarken, kapının ardında bulacaklarının yanlış kişilerin eline geçerse insanlığın sonunu getirebileceğini hiç düşünmüyordu. Sellzoso'nun Laneti'nin anlatıldığı bir efsane okumuştu çok eski bir tablette. Efsanelerin özellikle de lanet efsanelerinin alt metin çözümlemelerinde aslında pek çok gizlenmiş tarihsel ve sosyolojik olayın olduğunu düşündüğü için ciddiye alırdı efsaneleri. Söylencelerin dilden dile ağızdan ağıza zamanın kapsamlı erozyonundan kendisini sıyırıp bin yıllar, yüz yıllar ötesine geçebilmesi söz konusu söylencenin alt metninde yer alan bir korkuya, bir tanıklığa, bir uyarıya işaret ederdi her daim. Ancak efsanelerin oldukça saçmaladığı akıl ve düşünceden yoksun tam anlamıyla masallarla büyütülmüş kişilerin büyüdüklerinde de inanmak isteyecekleri "masallar"a dönüştürülenleri de vardı. Bunu iyi ayrıştırmak gerekiyordu. Bu saçma ve kitleleri oldukça etkileyen efsanelerden birini anımsadı. Mısır Firavunu Tuthankamonun lanetiyle ilgili sırrın bilinmeyen gerçekliğini..

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Sayın Oku'yucu, Bu konuyla ilgili olarak sana oldukça hoş ve derinlemesine incelenmiş bir yazıyı okumanı tavsiye edeceğim. Yazı oldukça ilginç. Tutank Amon'la ilgili. O dönemde medyanında pompalamasıyla hızla yayılan "Lanet"in nereden ve nasıl kaynaklandığını gözler önüne seren bir makale bu. O dönemde bilim adamları yayılan söylentileri ısrarla reddetti ama beklenmedik ölümlerle gizem daha da büyüdü ve bir mumya laneti efsanesi oluştu. Ama her efsanenin bir sonu vardır. Her gerçeğin de..

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

YUVARLANAN KARTOPU GİBİ BÜYÜYEN EFSANE

Bilim adamlarının, şarlatanlardan en çok muzdarip oldukları konuların başını uzaylılar ve hayalet (asılsız cin söylenceleri) vakalarından sonra mumyalar ve piramitler çekmektedir. Yıllardır süregelen Firavun laneti efsanesi de, bugün elde edilen tüm bilimsel verilere rağmen yaşamaya devam etmekte ve gizemli bir gerçek olarak kulaktan kulaktan yayılmaya devam etmektedir. Çocukluğumda dinleyerek büyüdüğüm 'Tuthankamon'un laneti efsanesi o kadar çok taraftar bulmuş ve yayılmış ki Discovery gibi bilimsel (!) yayın yapan bir kanalda yer alan bir belgeselde dahi, "buzdağına çarpıp batan Titanic'in Tuthankamon'un hazinesinden parçalar taşıdığı ibaresi yer alabiliyor ve bu geminin de lanetten pay aldığı iddia edilebiliyor!

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

BATIDA PİŞER DOĞUYA DÜŞER

İşin garibi, Batıda bilim adamları bu efsanelere aldırış etmeksizin Mısır’ın karanlık tarihini sayfa sayfa aydınlatıp, lanet yaydığı iddia edilen Tutankhamon’un yüz hatlarının dahi nasıl olabileceğini hesaplarken, Doğuda hâlâ bu efsane bilimsel gerçeklere tercih edilmektedir!

Oysa yapılan istatistiki araştırmalara göre Batı aleminde hurafelere inananların oranı Doğuya nazaran kat be kat fazla iken doğulunun bu efsaneye neden bu denli alaka gösterip, sahip çıkmış olduğu başlı başlına sosyolojik bir vakadır. İşin bilimsel boyutunu bir yana bırakıp inanç yönüne baktığımızda durum daha da garabet bir hal almaktadır.

18. Ayetinde, "Bilin ki, Allah’ın laneti zalimlerin üzerinedir!" denilen Kuran'ı Kerim'in Hud suresi; Firavunları en zalim yöneticiler arasında gösterdiği gibi, 97. ayetinde onlara inananları "Fakat onlar Firavunun söylediklerine uydular. Oysa Firavunun söyledikleri doğru değildi" diyerek uyarır. Buna rağmen İslam coğrafyasında Çin'de olsa gidilip alınması emredilen bilimsel bilgi bir yana atılıp, kendini korumaktan aciz olan bir Firavun'un ve o zalimi koruduğuna inanılan(!) adamlarının lanetleri kabul görebilmektedir...

İşin bir ilginç yönü de söz konusu efsaneleri üretenlerin gözünde bölge halkının hâlâ Müslüman olarak görülmemeleridir. Son olarak Mumya ve mumya Dönüyor filmlerinde görüleceği üzere bölge halkı hâlâ Tanrı-Kral efsanelerine inanan 'ilkel' bir topluluk olarak görülmektedir...
Peki gerçekte bu lanet masalı nasıl ortaya çıktı ve efsanede oldu denilen ölümler gerçekten oldu mu?

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑(devam edecek)