B'ölüm -70-(69.bölümden devam)


๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑ B'ölüm -LXX-๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Sercan, Dr Eko ve Ervin bu yeni arkadaşları  kazazedeyi de yanlarına alarak Derneğe doğru yolalırlarken , bulundukları sokaktan 3 cadde geride kendi kendine dolanan suikastla görevli Erkan'ın beyninde Büyük Usta Rahan'ın kendisine söylediği cümle yankılanıyordu.
"Büyük büyü kitabımız SETHİR bana dünyaya birinin indiğini söyledi. O beklenen düşman olabilir. Hemen araştırmaya başlamamız gerek..O ne pahasına olursa olsun bulunmalı yoksa..."demiştiUsta Rahan,  tıslamayla karışık ormanda yaşayan hayvanların  çoğul sesine benzeyen sesiyle. Her hangi bir faninin bus esi duyması bile iliklerine kadar korkuyla dolmasına yeterdi. Ne yapıp edip mutlaka aranılan "O"nu bulmalı ve yok etmeliydi. Sethir'in ışığı içine dolduğundan beri sanki iki kişinin aynı gövdede yaşaması gibi yaşadığını hissediyordu Erkan. İÇindeki "şey" bir kişilikten çok  canlı bir göz gibiydi, taşın dimağı, bilinci olduğu gibi o gözünde bilinci, dimağı vardı sanki.  Nereye, neye baksa, o şeyle ilgili  gördüğü ne ise ne kadar ise herşeyiyle her şekliyle bilebiliyordu.  Birden aklına sığınakta okuduğu Prof. Dr. Ahmet Maranki ve yaptığı araştırmalar geldi. Binyıllardan beri sadece Sethir büyük kan kardeşliğinin saklaıdğı sırlara vakıf olan -elbette çok az bir kısmına-birinin kitabını ve araştırmalarını okumuştu.

๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

"Kozmik Bilim ve Kozmik Bilinç" konulu konferans notlarını içeren kitapta konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Ahmet Maranki, kozmik bilimin akıl sahiplerine, yani aklını kullananlara ve düşünenlere hitap ettiğini, kozmik bilincin ise kainat kitabını ilim ve fen noktasında okumak olduğunu söylüyordu. Konferansında izleyenleri şaşırtan ve ilgisini çeken konulara değinmişti Ahmet Maranki. 

๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑
"Dünyanın büyük bir patlamayla oluştuğunu ve bu patlamayla devamlı bir enerjinin yayılıp genişlediğini, genişlemeyle birlikte ise yeni bir enerji ortaya çıktığını dile getirerek, "Kainatın bu hareketlilikle beslenmesi kozmik bilime göre bu enerjiyle bağlantılıdır. Bu gördüğümüz genişleme ve yayılan enerji bütün kozmosu etkilediği gibi dünyamızı da etkiliyor. Yaratıcı diyor ki; `Sizin göremediğiniz ama her zaman bedeninizde ve çevrenizde enerji ve canlılar var. Bizim görünmez vazifeli yaratıklarımız var` diyor. Bu çok önemli. O canlılar bizim etrafımızdaki enerjidir. Bu enerji topraklanmadığı takdirde birçok hastalıklar bizi beklemektedir. Etrafımızda oluşan enerjiler canlıdır ve yaratıktır. Dinin emri de bunu gösteriyor. Bu çok önemlidir" demişti..

๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑
 Prof'un; İlk defa dünyada bir elin yaydığı enerjileri tespit ettiklerini, vazifeli yaratıkların şu anda boyutta, her şeyin etrafında olduğunu, bilimsel olarak yüz milyon katrilyon canlılı 10 üzeri 16 milyon kalındığında etrafı koruyan canlılar bulunduğunu, bunların bilimsel olarak görüntülendiğini, enerji diye bilinen bu canlılardan koruma alanı oluştuğunu söylemesi dışında Maranki'nin, "Düşüncelerimize göre, etrafımızdaki enerji şekil değiştirmektedir. Kötü bakarsanız enerji alanınız kötü olur. Bunları iyi düşünün, etrafımızdaki canlılar tüm yaptıklarımızı kontrol merkezine iletiyor. Orada bir eksi veya artı veriliyor. Mesela 100 eksiniz olduğunda bir yere çarpabilir, bin tane olduğu zaman başka bir şey olabilir" uyarısında bulunması da ilginçti.
๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑
 
Erkan'ın aklına gelen bu anı birden içindeki Sethir'in ışığını harekete geçirdi, cam fanus içinde yemek zamanını tembel bi rhareketsizlikle bekleyen bir balığın; yemin atılmasıyla  hızlı hızlı ve ahengli sanlınıma geçiveren bir balığa dönüşüvermesi gibi. O ana, o zaman dilimine gitti Erkan. Yaşamadığı, bulunmadığı o geçmiş zamanda o yerdeydi şimdi. Konferansın içinde bir yerlerde görünmez biriymiş gibi olup biteni görüyor,işitiyor hatta yanında bulunan şişman kaıdnın ter kokusunu bile duyuyordu burun deliklerinde. bütün bunlar olup biterken ayakları konsantre olmuş  akrep ile yelkovan gibi birbirini dengeyle takip ederek yürüdüğü yolu dosdoğru kat ediyordu.

๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑
"Dünyadaki 124 bin hayvanın ve bitkinin hepsinin rengarenk olmasının tesadüf olamayacağını söylemek isterim.Bütün  bunların eşref-i mahlukat olan insanlar için yaratıldığını vurgulamalıyım, "Bilimsel olarak bazen kabul edilmese de, `biz topraktan yaratılmışız` diyoruz. Toprağız. Toprak ve suyun çekilmiş fotoğraflarına bakıldığında bunların hiç birinin tesadüf olamayacağı görülecektir. Demek ki; gören onun ötesinde bir güç. Biz yaratıcının boyasıyla boyanıyoruz. Mor, lacivert, mavi, yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı. Bu renklerden istifade edin. Renklerin hepsinin tedavi edici özelliği vardır. Osmanlı döneminde renk, ses, müzik odaları vardı. Biz bunları unuttuk. Bütün noktalar bedenimizde var. 8 ayrı noktada renkler var. Tesadüf müdür? Hepsi canlı hepsi enerji saçıyor. Ama bizim insanlarımız televoleler, maçlarla uğraşıyor. Konuşanlar günah keçisi kabul ediliyor ama bunlar gerçektir. Kainatın kitabını okuyarak, sağlımızı korumaya devam edebiliriz. Tabii ki tıp da olacak"  Maranki konuşmaya devam ediyordu.

๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Prof'un  terleyen alnındaki parlaklığı dahi görebilen Erkan, tıpkı diğerleri gibi dinlemeye devam etti bu ilginç adamı. Türkiye ile ilgili söylediği şeyler ve yaptığı açıklamalarda ilginçti Prof'un..diyordu ki;

"Dünyanın belli merkezleri var; örneğin ABD`nin Nevada 51. bölge denilen merkezinden radyo dalgalarıyla Güney Kore`deki bir çocuğun gözündeki iltihabın yok edildiğini gözlerimle gördüm. "Bu radyo dalgaları bize göre, etrafımızdaki ayla yapılabiliyor. Faydalı veya zararlı hale getirilebir. En çarpıcı örnekte Apaçi helikopterlerinin Irak`taki 400 bin devrim muhafızını inlerinden çıkarıp evlerine göndermesidir. Sonradan akılları başlarına geldi. Aynı sistem Bosna`da uygulandı. Şu an TV`lerdeki 24. kareden sonra bizim göremediğimiz 25. kareler var. Bunlar bilinçaltını yönetmektedir. Subliminal reklamcılık amerikada yasaklandı. ülkemizde de bu konuyla ilgil bir yasa tasarısı hazırlanıp yasaklandı geçtiğimiz senelerde. tuhaftır; `AB`ye giren haindir veya girmeyen haindir` diye düşünürken bugün başka bir şey düşünebiliriz. Beyin kontrolü, zihin kontrolü vardır. 25. kareler beyin alt modunda, şekil ve ritm dalga boyutlarıyla beyin merkezlerini uyarır. Böyle inanırken başka türlü inanmaya başlarsınız". 

๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑
 Sözlerine devam eden Prof' "NİKAHLI EŞE DOKUNUNCA RENKLER NORMAL" diye başladı bir sonraki konusunu yazdığı  kağıtlarına göz gezdirerek. Nefes alıp  dinleyicilerin yüzüne birer saniye bakarak devam etti :İnsanların etrafındaki canlıların (enerjinin) düşüncelere göre değiştiğini, bunun hızının ise ışık hızını aştığını söylemeliyim.Bütün bu söylediklerimin hepsi de  belgeli. Krilyan tekniğiyle ilginç bir deney yapıldı. Nikahlı ve nikahsız yaşadığız dokunmayla gelişen olaylara bakalım. Erkek nikahlı eşine dokunduğu zaman renkler normal seyrediyor. Ama kendisine yabancı bir kadına dokununca kapkara oluyor. Yaratıcının emirleri dışında olduğu kareler kapkara. İlk defa bunlar bilimsel olarak kanıtlandı. Düşünceye göre çevremizdeki renklerde değişmeler oluyor. Sağ elle aldığımız elmanın rengi bile değişik. Bunun gibi örnekler çok. Gıda konusuna bakıldığında meyveler enerjilerini dışa doğru veriyor. Sağlığımız için de gıdaları zamanında yemeliyiz. Enerji durumları değişik olur. Mantarın müthiş bir enerjisi vardır.  Ağaçların etrafındaki zehir şifadır, yılan zehri şifadır. Ama bizim enerjimiz ona yetmediği için zehir etkisi yapıyor. Şimdi bunlar silah sanayiinde kullanılmaktadır. Hücrenizi çalıştırın, havuçta da yoğun bir enerji vardır. Sabahları bir elma, havuç, kırmızı pancar suyu içine bir kaşık bal koyup için. Hayatınızda çok şey değişecek. Bir elmanın çekirdeğinde bir elma ağacı varsa, onun çekirdeğini atmak akıl işi değildir. Bu enerji çeşitleri krilyan tekniğiyle tespit edilmiştir." 
๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Derken kendisini taşıyan gövde paldır küldür yuvarlanmaya başladı Erkanın. Herşey birden bire oluvermişti. İÇinde kendisi geçmiş bir zamana ve olaya bağlayan Sethir Işığıyla olan bağı aniden kopuverdi. İçinde sadece kendisnin duyabileceği tiz bir ses ve dalgalanımla  epilepsi nöbeti gibi geçirircesine titreyerek düştüğü yerde bir ik içırpındı durdu Erkan. Vücudunu yeniden hissetmeye başladığında üşüdüğünü ve  düşme etkisiyle aldığı yara berelerin canını yaktığını duyumsadı. Yüzünü ekşiterek görevine odaklanmak üzre kaldığı pansiyona doğru hızlı adımlarla yola koyuldu. Epey uzaklaşmıştı içindeki bu zaman yolculuğu esnasında. Görevini ihmal etmemeliydi. Sethir ışığının içind eolmasının yegane sebebi buydu. Görevi tamamladığında ışıkla birlikte bildiği herşey ışıkla birlikte içindne çıkıp gidecekti nasılsa. 

๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Sayın Oku'yucu, Prof Ahmet Maranki ile ilgili  bilgiyi  merak edersin diye düşünüp sana bir röportajını aktaracağım. Umarım hoşuna gider. Daha fazlasını istiyorsan internetin nimetlerini  googledan arayıp bulmanla faydalanman söz konusu olacak. Aşağıda okuyacğaın notlar konferansından alınmıştır.
๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑                                                                                 ๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑
"TÜRKİYE`DE AÇILAN KUYULARIN HEPSİNDE PETROL VAR"
Radyo dalgalarının, televizyonların, gazetelerin, bu iletişim araçlarında bulunan görüş ve fikirlerin, alışveriş yapılan dükkanların, bulunulan yerlerin, görüşülen insanların hepsinin beyne etkileri bulunduğunu ve bu etkilerin insanların genlerini aktifleştirdiğini veya pasifleştirdiğini, şehvet odaklarını arttırıp azalttığını ifade eden Maranki, dünyada herkesin izlendiğini ileri sürdü.

Maranki, "Kastamonu`da 11 kuyudan 3`ünde petrol var" dediğini, ancak "yok" deyip bu kuyuların kapatıldığını, bunun kimsenin umurunda olmadığını da iler sürerek, şöyle devam etti:

"Türkiye`de açılan kuyuların hepsinde petrol var. 1998 yılında BM temsilcisiyim. Petrol yataklarını araştırıyorduk. Bartın-Sinop arasında petrolleri görüntüledik, akan yerleri tespit ettik. Ama izleniyoruz. Engel oluyorlar.

Çıkarttırmıyorlar. `Birileri bizi gözetliyor mu?`, `Her an kontrol altında mıyız?`. Evet, uzaktan zihin, beyin kontrolü mümkün. Radyo dalgalarıyla nelere tesir edebiliriz? Tusinami, kasırga, deprem, tesla projesi neleri kapsıyor? Gölcük depremi proje aksaklığı olabilir mi? Kozmoza hakim olan her şeye hakim olur mu? Gölcük depremi tesla projesiyle bağlantılı. Sordum, bağlantılı olduğunu söylediler. Nevada 51 bölgedir. Uydular görüntülüyor, orijinal resimlerdir. Basit ama hakikatler bunlar. Gözetleniyoruz."

Maranki, termal kamerayla ölen birinin bedeninin soğuyup enerjinin (ruh) çıkışını görüntülediklerini, hücreler çalışınca renklerin çalıştığını ve renklerin yavaş yavaş gittiğini, vücudun yavaş yavaş soğuduğunu, enerjinin en son kalp ve gözde toplandığını ve sonra karardığını da sözlerine ekledi. Maranki, konferansında uyduya bağlanarak Samsun Büyükşehir Belediyesi`nin odalarını da izleyicilerine gösterdi.

AHMET MARANKİ İLE BEYİN KOTROLÜ ÜZERİNE RÖPORTAJ
Prof. Dr. Ahmet Maranki tüm dünyada insanların zihinlerinin kontrol edildiğini öne sürüyor. Maranki ile Matrix`ten petrole, cep telefonundan başörtüsüne, Irak Savaşı`ndan sigaraya, 11 Eylül`den depreme kadar birçok konuda hızlı bir söyleşi yaptık. Kemerlerinizi bağlayın...
Prof. Dr. Ahmet Maranki tüm dünyada insanların zihinlerinin kontrol edildiğini öne sürüyor. Maranki ile Matrix`ten petrole, cep telefonundan başörtüsüne, Irak Savaşı`ndan sigaraya, 11 Eylül`den depreme kadar birçok konuda hızlı bir söyleşi yaptık. Kemerlerinizi bağlayın...

Soru : Son zamanlarda "Kozmik Bilinç"ten çok söz ediliyor. Siz bir kaç televizyon programında bahsettiniz. Hatta, "Kozmik Bilinç" isimli bir kitap hazırladığınız biliniyor. Nedir "Kozmik Bilinç" ?

CEVAP : Peygamber Efendimiz`in (sav), "İlmin yarısı sormaktır" şeklinde bir hadisi vardır. Biz de sormaktayız ve bunun cevabını kainatta aramaktayız. Kozmik bilinç de kainatta olan hadiselerin nasılını, niçinini, nedenini araştırmaktadır. Kozmik bilinç, "evrendeki bilim" demektir. Felsefeciler ayı, yıldızı, güneşi, Satürn`ün halkalarını araştırırlar. Ama ayı, yıldızı, Satürn`ü birbirine bağlayıp onu döndüren ve niçin döndüğünü izah eden şeyi açıklamazlar. İşte kozmik bilinç kainatı, hayvanatı, nebatatı idare eden tek bir merkez güç olduğunu ve merkezin de bize neler bildirdiğini araştırıyor. Yani "kozmik bilinç" kainat kitabını araştırır. Bir Kur`an ve bir de kainat kitabı vardır. Dünya insanlığı artık şunu bilmeli; yaşananlar ayrıdır, bilinenler ayrı. Bazı şeyler için bilimsel izah gerekir deniyor ama bu, bilimsel değil ama gerçektir. Çünkü bugün bizim konuştuğumuz, duyduğumuz ses dalgaları bütün ses dalgaları içersinde bir iğne ucu kadar yer tutar. Yine gördüğümüz bütün renkler sadece kırmızı ile mor arasıdır. Yine algıladığımız kokular, hisler, duygular bizim ölçülerimize göredir. Ama bunun ötesinde başka alemler, boyutlar vardır. İşte kozmik bilinç bunu araştırır.

Soru : Gördüğümüz renklerin ötesinde renkler var mı? Duyduğumuz ses dalgalarının ötesinde ses dalgaları var mı?

CEVAP : Vardır ve bilim bunu ispat etmiştir. Psikokinezi, yani maddenin mana ile izahı. Bilim bugün bunun nasıl olduğunu araştırmaktadır. Biz bunun mana boyutuna çok fazla girmeyeceğiz. Buna binlerce kitapta girilmiş ama bir şey anlaşılmamış ki insanlık bugünkü zor durumda. Bilimin mevcut yöntemlerinin dışında akıl yürütme, tahayyül dediğimiz ikinci aşaması, sezgi, yoğunlaşma, hissetme yani kozmik boyutu vardır. İşte kozmik bilinç bu "ötelerden" bahsediyor. O öte de Hablullah (Allah`ın ipi) dediğimiz bir iple merkeze bağlıdır. Bilgisayarlardaki kablo gibi kainattaki bütün nesneler fiiliyatlarında, hareketlerinde tek merkeze bağlıdırlar. Kainatta cansız yoktur. Taş, toprak da canlıdır. Kur`an-ı Kerim`de zihayat, ziruh ve zişuur sahipleri olarak adlandırılan ve artık bugün bunda tereddüt edilmeyen bir yaratık silsilesi var. Ama bu silsilenin dışında yine ilahi kitaplarda buyurulduğu gibi "sizin görmediğiniz benim görevlilerim vardır dünyada" deniyor. İşte bunu gavur dediğimiz Rus bilim adamları ölçmüş.



Gavur kim tartışılır!.. Herşeyi kabul edip bunların dışına çıkmayıp at gözlüğüyle meseleye bakanlar mı, yoksa din, milliyet vs adına bunları araştırmayıp bizi bu hale düşürenler mi? Ruslar "insan aura"sı dediğimiz enerjinin etrafında 1016 milyon canlının yaşadığını görüntülemiş. Yani her an bir santimle bir metre kadar etrafımızda bizi kalkan gibi "koruyan veya zarar veren" yani hayatımıza, fiiliyatımıza, halet-i ruhiyemize bağlı olarak katrilyonlarca canlı var. Bunlara "nariler, nuriler" de denilebilir. Biriyle tokalaştığınız zaman halsizleşirsiniz veya birisi size baktığı zaman yıkılırsınız. Ya da ilim meclislerinde bulunduğunuz zaman müsbet enerji yüklenirsiniz. Kötü meclislerde, kötü insanların yanında bulunduğunuz, kötü fikirlerle beslendiğiniz zaman fiziki olarak da bir şeyler kaybedersiniz. İşte kozmik bilinç bütün bunları araştırıyor ve akılları gözlerine veya midelerine inenlere anlatmaya çalışıyor.


Soru : Beyin kontrolü ve zihinlerin yönlendirilmesi konusunda yoğun tartışmalar var. Böyle bir yönlendirme veya kontrol var mı?

CEVAP : Dünyada FM dediğimiz akustik frekansları olan mikrodalgalar, nöroelektromanyetik dalgalar, uzaktan da olsa beyinlere tesir edebilmekte, davranışlar kontrol edilebilmektedir. İki yıldır kozmik bilinci insanlara, konferanslarda, televizyonlarda, gazetelerde anlatmaya çalışıyoruz. Bunları duyan insanlar garip garip bakıyorlar. "Böyle bir şey var mı?" diye soruyorlar. Çünkü dünya insanlığının beyni kontrol altına alınmış durumda. İnsan düşünen bir varlıktır ama çeşitli yöntemlerle düşündürülmüyor.

Soru : Peki nedir bu yöntemler?

CEVAP : Öncelikle aldığımız gıdaların içinde hormon denilen menfi maddeler yüklüdür. İçtiğimiz coladan, yediğimiz dondurmalardan tutun da bütün ilaçlar, etler, sütlerde mevcuttur bunlar. Siz tavukların bugün nasıl yetiştirildiğini görseniz yiyemezsiniz.

Soru : İnsanların düşünmemesi için o gıdaların içine maddeler mi karıştırılıyor?

CEVAP : Bunların planlı yapılanı var bir de hileye kaçarak yapanlar vardır. Özel olarak bu gıdalar ülkemize gönderilir. Bir çok yabancı sigara dünyada çok çeşitli üretilir. Türkiye`ye ise ayrı sigaralar gönderilir. Onun içine ayrı katkı maddeleri enjekte edilir. O insanların doğacak çocukları, düşük ağırlıklı, hırıltılı, hastalıklı, ince kemikli, gerizekalı, şaşı olsun diye. Bunu ben demiyorum, 40 bin İngiliz doktor üzerinde yapılan araştırmalar söylüyor. Demek ki her şeyde bu sıkıntıyı duyuyoruz. Niçin yüzyıl önce bu kadar hastalık yoktu. Bir çok hastalığın virüsle bulaştığı artık ortaya çıkmaktadır. Demek ki hastalıklar ağzımızla aldığımız, bedenimize giren bu gibi şeylerle bilinçli olarak oluşturulmaktadır denilebilir. İkinci yöntem olarak; radyo dalgaları ile yapılan tahribatlardır. Uzaktan radyo dalgalarıyla beyinler yönlendirilip etkilenmektedir. Mesela elimizde bulunan cep telefonu. Telefonda artıya bastıktan sonra bire basarsanız çevrilen numara Amerika ile konuşturur, yediye basarsanız Rusya ile...1`le 7 arasındaki tuş sesi farklıdır.



Aynı piyanonun tuşları gibi. Dalga boyları farklıdır, onun için sesleri farklı algılarız. Bir tuşa bastıktan sonra bizim sesimizi Amerika`ya ulaştıran nedir? İlahi metodla baktığımızda bunu taşıyanıar var. Bediüzzaman Hazretleri; "Sesler hava zerreleri üzerinde taşınır" diyor. Bunun bir ileri boyutu daha var. Hava nedir? Sadece bizim bildiğimiz hava mıdır? Seslerle, kokularla, ateşle, ışıkla, elektrikle, karanlıkla taşınır bunlar. Demek ki bunların hepsi bir yaratık. Karanlık güneşin batması değil. Bugün karanlıkta bir gözlük takıyorsunuz, insanı görüyorsunuz. Bu yeni bir boyuttur. İnsanlık bunlardan bilgisiz. Bunlar bugün mutlaka araştırılmalıdır. Güneşin ısısıyla ışığını getiren aynı olamaz. Işığını getiren ayrı bir çeşit varlıktır, ısısını getiren ayrı. Yağmur damlasını alıp getiren ayrıdır, gecenin karanlığında yıldızları görmemizi sağlayan ayrı bir çeşittir. Demek ki etrafımızda farklı dalga boylarında farklı boyutlarda, göremediğimiz o kadar çok yaratılmış varlık var ki... Mesela kozmik bilince göre virüs, bakteri, cin, şeytan, melek gibi varlıklar izafi tabirlerdir ve bunlar enerjinin farklı boyutlarıdır. Narilre ve nuriler gibi. Nazar olayı; mesela bir öküze bakıyorsunuz ne kadar güçlü diyorsunuz hayvan ölebiliyor. Onu öldüren bizim menfi bakışımız, öküzün enerjisinin buna yetmemesidir.

๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑ (devam edecek)