B'ölüm -6-(B'ölüm 5'den devam)

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑B'ölüm -VI-๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑(B'ölüm 5'den devam)

Aynı adam; kendisini idama mahkum edenlere ,” Ben bir doğru adına ölüyorum, bu yüzden ismim bu doğru’ya yapışacak ve ölümsüzleşecek ben öldükten yüzlerce yıl sonra bile ismim anımsanacak oysa beni idam eden sizlerden hiç birinin adı bilinmeyecek!” demiştir.. Aradan geçen 2 bin küsur yıldır (tam olarak 2477 yıl okuma tarihine göre sen hesapla; yazılma tarihim 2008 ) Sokrat’ın haklılığını ortaya koyuyor. Bak; şimdi Onun isminden ve yaşadıklarından söz edebiliyorum ve örnek olarak gösterebiliyorum. Tıpkı bu örnekteki gibi binlerce yıl evvelki insanlardan daha “ileri”, daha “iyi” olduğunuzun iddiası çok sağlam temellerde durmuyor değil mi? Belki de; mağaralarınızdan dışarı hiç çıkmadınız ve kendinizi kandırmaktan öte kimseyle ,” ilerleme, gelişme vb” ile flört etmediniz? Peki ya o zamanki insanlar bunca zeka ve birikimlerine rağmen neden günümüzdeki teknolojiye ulaşamadılar? Bu sorunun cevabı yine kendi doğanızda ve dün yayınlanan sayfada örneğin’le başlayan cümlenin iki eksisi arasında tarafından itiraf edilmeyi ve kabullenilmeyi bekliyordur.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑
Bekledim; dün ki örneğin kelimesiyle başlayan cümlenin “-“ leri arasındaki satırda bir kez daha göz gezdirmeni. Döndüğüne göre bana, bu satırıma, devam edebilirim. İkinci örnek ise yine oldukça eski. Bir dakika sayın okuyucu, devam etmeden samimi bir soru sormak istiyorum; aklından ne kadar ukala, ne kadar kendini beğenmiş, ne kadar küstah bir kitap olduğum geçti mi hiç, başlangıçtan bu yana? Peki, demek ki –şimdilik- iyi gidiyoruz. Ne diyordum; evet, Sercan’ın gördüğü kitabede yer alan xentius’un tapınak yazıtı, buyur oku ve milattan önce 9. yüzyılda yaşamış bir türdeşini, eriştiği bilgeliği ve seninle arasındaki farkları düşün..

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑ ESKİ BİR TAPINAK YAZITI๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Gürültü-patırtının ortasında sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma. Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış. Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun. Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma. İçten ol; telaşsız, kısa ve açık seçik konuş. Başkalarına da kulak ver. Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü, bu dünyada herkesin bir öyküsü ve o öyküden öğrenilecek şeyler vardır. Yalnız planlarının değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış. İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur. Seveceğin bir iş seçersen yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın. İşini öyle sev ki, başarıların bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olabilesin.Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma. Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz.(bu insanlara kendinin de dahil olduğunu hata yapabileceğini anımsa) Ve unutma ki, insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.Aşka burun kıvırma sakın; o çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir. O bahçeye lâyık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an,ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer. Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır. Bu dünyada bırakacağın en büyük miras dürüstlüktür.Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğe yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe. Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme. Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgâra göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir. Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkansızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.Hatırlar mısın doğduğun zamanları: Sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu. Öyle bir ömür geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse. Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Önünde sonunda bütün servetin sensin. Görmeye çalış ki,bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekânıdır.
XENTIUS M.Ö.IX.YY.
๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Sercan , ‘Düşünüyorum Öyleyse varım!’cümlesinin anlamını kendi dünyasındaki evinin bahçesindeki Descartes çiçeğinden biliyordu zaten. Uyandığı ama henüz kalkamadığı yataktan felsefe bahçesindeki çiçeğin adını tam olarak hafıza deposundan çağırdı. Rene Descartes. “Belki de Angelina zaman ötesi görevlerinden birinde Çinli filozofa insanlığa bıraktığı o cümlenin anlamı olarak görünüp yardım ettiği gibi, Sokrates’e, Platon’a, Xentius’a ve hatta Descartes’e de yardım etmiş ve onun kendi hayatını anlamlandırmasını sağlamıştır” diye düşündü. Bu; O adamın hayatının öz cümlesiydi, var olmasının anlamıydı, Sercan’a göre. Demek ki herkesin bir öz cümlesi, anlamı vardı.”Benim görevimde benimkini bulmak”, dedi heyecanla. “Ve bunu yaptığımda ancak kendi dünyama dönebileceğim..”

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑(arkası yarın)