Bölüm -55-(Bölüm 54'den devam ile)

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑ B'ölüm -LV- ๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑(54'den dvm)

İlk soruya yoğunlaşmalıyım diye düşündü. İlk soru neydi,"Sabahleyin dört ayak, öğlenleyin iki ayak ve akşamleyin üç ayak üzerinde yürüyen ve ayak sayısı arttıkça güçten düşen nedir? " Beyninin içinde soru sürekli döneniyor sanki yağız bri elmayı kemiren kurt gibi beynin her yanına girip çıkıp bir cevap arıyordu. Hızlı hızlı nefes alıp vermeye başlamıştı. Beynine daha çok oksijen göndermesi gerektiğini bilinçdışı bir refleks ile biliyordu sanki. Bununla birlikte geçen her saniye biraz daha yaşlandığını da hissedebiliyordu.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

İnsan Beyninin nasıl çalıştığını hiç düşünmüşmüydünüz? düşünmemiş olsanız da düşünmüş olsanızda sayın OKU'yucu şu an da beyniniz çalışıyor. Peki bakalım nasıl çalışıyor? Beynin çalışmasıyla ilgili temel bulgular beyin dalgaları adı verilen bir çeşit elektrosinyallerin gözlemlenmesi sonucu oluştu. Elektroensefalografi (EEG) adı verilen aletin kafaya bağlanarak alınan kayıtlarda beyin dalgaları ortaya çıkar. Saniyede ortaya çıkan dalga sıklığına yada sayısına (frekans) göre adlandırılırlar.

Delta : Sıklığı en düşük dalga tipidir. Saniyede 1-3 kez oluşur. Normalde uykunun 3.ve 4. evresi ile yenidoğanlarda görülür. Boyu (amplütüd) en yüksek ve en yavaş dalgadır. Normalde görülmesi “bilinçsiz aklın” göstergesidir. Trans halidir. Hareketsizlik, dikkatsizlik, en düşük bilinç düzeyi yada aşırı rahatlık halidir. Beyni arabanın motoru olarak düşünürsek delta aktivitesi 1.vitestir.
Teta: Sıklığı 3,5-7,5’dir. Yavaş aktivitedir. Kabaca “hayal” dalgası denebilir. Görüldüğü haller; meditasyon, dua etme, hayal kurma, duygulanım halinde vb.. durumlarda belirgindir. Uyku ile uyanıklık arasındadır. Uykuda ve 13 yaşına kadar olan çocuklarda görülmesi normaldir. Beyinde limbik sistem ve hipokampal bölge aktivitesini gösterdiği düşünülmektedir. Gerginlik hali ve davranış bozukluklarında görülebilir. Araba örneğinde 2.vitese benzetilebilir.
Alfa: Sıklığı 7,5-13’tür.Normalde sakin (relax) yetişkinlerde görülür. Kafanın arka kısmında (oksipital bölge) en belirgindir. İyi alfa üretimi uyanıklığı, mental dinginliği, dışa dönüklüğü, gerçekçiliği ifade eder. Öğrenme ve bilgiyi kullanmada önemlidir. Gözler kapalı ve derin soluk alma sırasında alfa dalgasının gücü artar. Düşünme ve problem çözmede azalır. Araba örneğinde, aslında “boş vitestir”. Tüm dalgalara- viteslere- geçebilir.
Beta: 14-36 sıklığında ortaya çıkar. Hızlı aktivitedir. En çok kafanın ön bölümlerinde(frontal) görülür. Beyin dış yuzeyi(korteks) hasara uğramışsa gücü azalır yada görülmez. Uyanıklığın yada gerginliğin göstergesidir. Göz açık iken analitik problem çözümü, yargılama, karar verme, sesleri dinleme sırasında güçlenir. Araba örneginde “yüksek deviri” ifade eder.
Düşük beta: 12-15 sıklığındadır. Hareketsiz iken dikkatli olmak bu dalganın ortaya çıktığı en iyi durumdur.(satranç).
Orta beta: 15-18. Mental aktivite.
Yüksek beta:18-36. Aşırı konsantrasyon. Uyarı halinde olma, ajitasyon.
Gama:36 ve üstü.
Beyin dalgaları nasıl oluşur ?
Beyin, nöron adı verilen sinir hücrelerinden ve glia denen destek hücrelerden oluşmuştur. Beyinde yer alan nöron sayısı 100 milyardır. Beyin çalışması nöronlar arasındaki iletişim ile sağlanır. Bu iletişim nöronların kendi aralarında ve kendi içinde gerçekleşir.
Nöron yapısını 3 bölüm oluşturur. Hücre gövdesi(soma), dendrit( hücre gövdesinden çıkan ışınsal uzantılar) ve akson (ana uzantı).
Dendrit diğer nöronlardan aldığı bilgiyi hücre gövdesine bildirir. Buradan akson aracılığı ile diğer nöronlara ulaşır. Akson, bilgiyi ileteceği nöronun dendriti yada hücre gövdesiyle ilişkisini sinapslar aracılığı ile kurar. İlaçlar, sinaptik aralıkta bulunan kimyasal maddeleri etkileyerek fayda gösterir.
Aksonda bilgi elektrik akımı ile ilerler. Bu iletim sırasında ortaya çıkan potansiyel fark beyin dalgalarını oluşturur. Neurofeedback beyin dalgalarını etkileyerek fayda gösterir.
Aksonun bitim noktasında yeralan nörotransmitter içerikli veziküller, aksonal iletimin etkisi ile sinaptik aralığa açılırlar. Nörotrans- mitterler burada yer alan komşu nöron dendritine bağlanarak iletimin bir sonraki nörona aktarılmasını sağlarlar. Ardından nörotransmiterler buradaki reseptörlerden ayrılarak salındıkları akson bitiminden geri alınırlar.
İlaçlar buradaki reseptörlere etki ederler. Örneğin, seratonin geri alınım inhibitörü olan antidepresanlar, salınan nörotransmitterlerin (seratonin) geri alınmasını önleyerek sinaptik aralıkta daha uzun süre kalmalarına yol açarlar. Bu kadar bilgilendirmenin sonrasında meraklısı için önerebileceğim hoş bir link var: http://www.nationalgeographic.com.tr/ngm/0711/multimedia_hafiza2.aspx?Konu=1

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Ervin; babasının kendisine çocukken anlattığı bir öyküyü anımsadı. Öyküde geçen soruya çok benziyordu ilk soru; Sphinx'in sorusuna..Ervin hafızasını zorlayarak soruyu tam olarak anımsamaya çalıştı. Hafızasında hayal meyal anımsadığı o günlere gitti. Yatağında yatarken , Bulgaristan'da herşey çok ama çok güzelken anne ve babası sırayla kendisine hikaye anlatırlardı. O da bol bol düşlerdi anlatılanları.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Bu arada Sphinx yani sfenks, Yunanlılara göre kötü şans, yıkım ve ölüm getiren bir ifrittir. Yunan mitolojisine göre Typhon (Gaia'nın (Gaea) Tartarus'tan olma son oğludur. Hesiod'a göre Typhon ve Typhoeus birbirinden farklı iki yaratıktır, bazı mitologlara göre ikisi aynı canavardır. Typhon, her bir ağzında siyah renkte dilleri olan yüzlerce yılana benzer başı ve kanatlı ejderha gövdesiyle dev bir canavardı. Her birinden yılan zehiri akan korkunç ve kör edici ışıklar saçan gözleri vardı. Ağzından ejderhalardaki gibi alev ve buhar çıkartır, yürürken bacaklarından yüzlerce yılan yerlere saçılırdı. Ölümsüz olan Typhon, son derece yıkıcı kasırgalar oluşturabilen bir yaratıktı.) ve Echidna'nın (Echidna -Yunanca Έχιδνα, dişi engerek demek-, Yunan mitolojisinde yer alan çoğu canavarın annesidir. Tartarus ve Gaia'nın kızı olup, güzel bir kadın yüzüne ve sürüngen vücuduna sahiptir.) çocuğudur. Bu dişi yaratığın, bazen başı kadın olan kanatlı bir aslan, bazen de gögüsleri ve kafası bir kadına ait, pençeleri bir aslanın pençeleri, yılanınki gibi bir kuyruğu olan ve kanatlı bir yaratık olarak tasvir edilir...
















Thenes şehri yakınlarında yüksek bir kayada oturan sphinx yoldan gelip geçenlere bilmeceler sorarak avına düşürürmüş yolcuları. Sorularından biri "sabahleyin dört, öğleyin iki, akşam ise üç ayaklı olan yaratık kimdir"...Her kim soruyu bilemezse sphinx cezalandırıyormuş fena bir şekilde. Sonunda oedipus'la karşılaşmış ve bilmecenin yanıtını ondan almıştır. Sphinx ismi eski greekcede da sphingo'dan gelir ki anlamı bogazlayan demektir... Eski Asur mitlerinde ise sphinx tapınak girişlerinin koruyucusu olarak görülürdü.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑ ๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑
Ervin'in vücudu neredeyse 50 yaşlarına kadar varmıştı. Hala gözünün önündeki sorunun yanıtını bulamamıştı oysa. Son bir çaresizlik içinde babasına döndü. Babasıyla göz göze geldi. Göz göze geldiğinde babasının gözlerindeki ifadeden birden bire anımsadı."Buldum!" Yüzü birden bire aydınlanmıştı. Kahkahayla sıçrayıp," Buldum!", diye bağırdı yeniden. Ancak,birden vücudunun bu ani harekete izin veremeyecek kadar yıprandığını duyumsadı. Sırtından ayakparmağına kadar bir kramp girdi, bıçak sokulur gibi. Yüzü değişti. Acıyla kavrulmuş sırtına götürdü elini. Sellsozo'ya dönüp," Cevap: İnsan ! "dedi. "Doğduğunda 4 ayaklıdır, sonra iki ayaklı olur, sonra yaşlanır ve bastonuyla 3 ayaklı hale gelir."

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Sellsozo, dudak büktü. "Pekala ", dedi." Sfenksin hikayesini biliyorsun anlaşılan. Sevdiğim sorulardan briydi ama ne yapalım. Diğer ikisi için zamanın neredeyse bitmek üzere. Bu hızla yaşlanmaya devam edersen cevaplarını bulabilsen bile söyleyemeyeceksin korkarım."
Ervin, "diğer sorunun yanıtını da biliyorum ", dedi. "ikinci sorunun da yanıtını biliyorum."

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩(devam edecek)