Sercan kafeden Dr.Eko'nun ve Ervin'in davetlisi olarak derneğe doğru giderken yeni arkadaşlarıyla kurduğu iletişimden dolayı keyifliydi. İçinde coşkulu ılık bir duygu yeni yeni alışmaya çalıştığı vücudunda bir yaz esintisi gibi dolanıyordu. Yolda yürürken Ervin cakalı bir hareketle sigarasını yaktı. Ekrem’e; " hadi kestirmeden gidelim, kafede çok zaman kaybettik", dedi. 'Olur' anlamında başını salladı Ekrem. Yüzünde keyifli bir gülümseme vardı. Sercan’a dönüp;" şu yoldan gideceğiz, gerçi bu akşam saatlerinde bu ara sokaklar biraz tehlikelidir , gaspçısı tinercisi..” sözünü tamamlayamadı. Yüz kasları korkuyla gerilmiş panik halde neredeyse yarı çıldırmış gibi gözlerinde korku ve şaşkınlık koşan iki kişi, oldukları yerde kalakalmalarına neden oldu. Koşan tipler yanlarından hızla, sanki onları görmeden geçip gitmişlerdi. Üçü de şaşkındı. Neler olduğunu anlamak için koşarak uzaklaşan bu iki ölesiye korkmuş kişinin ardından dönüp baktılar bir süre. Gözden kısa zamanda kayboluveren bu iki kişinin ölesiye korkmalarının sebebi neydi acaba?
๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑
"Bu ikisi neden kaçıyorlar ki?” diye sordu Ervin Ekrem’e. Sercan ile Ervin’de şaşırmış anlamaz gözlerle birbirlerine baktılar, ardından da sapacakları ara sokağa çevirdiler yüzlerini. İri yapılı, çirkin suratlı 25 yaşlarındaki adamla , sıska yamuk burunlu, esmer, siyah gözleri yuvalarından fırlamış gibi görünen diğeri korkudan bembeyaz kesilmiş yüzleriyle hayalet görmüş gibiydiler. Ervin, gitmekte oldukları yolun ilerisinde kendilerini de bekleyen, kaçan adamların gördüğü hayaletin hala orada olup olmadığını anlamak için gözlerini kısıp daha dikkatli görmeye çalıştı. ”Ne dersiniz kaçtıkları yoldan gidecekmiyiz?” ,diye sordu diğer ikisine. Sesinde korku olmasa da tedirginlik mevcuttu. Ekrem durdukları yerde koşarak kaçan bu iki garip adamın peşinden gelecek o “şeyi” bekledi.
๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑
Korkunun meraka yenik olduğu zamanlar vardır. Üç arkadaşta bu yenilginin üzerine basıp yollarına devam etmeye karar verdiler. Köşeyi döndüklerinde sokağın ortasında baygın bir siluet gördüler. siluet 22 yaşlarında yakışıklı, esmerce bir gence aitti. İyi giyimli oluşu, yüzü onun iyi bir aileden geldiğini, en azından maddi durumunun iyi olduğunu gösteriyordu. Bayılıp yattığı yerde; vücudunun bir metrekarelik alanı dahilinde asfalta işlenmiş çember şekli vardı. Yattığı yerdeki bir metrekarelik çemberimsi iz sanki bir metrelik koca ve sıcak bir kürenin asfaltı eriterek bıraktığı iz gibiydi. Gördüğü izi tereyağının üzerine haşlanmış yumurtayı bastırdığında çıkacak olan ize benzetti Ekrem. Sercan, Ervin ve Ekrem; çemberin tam ortasında yatan gence yaklaştıkların da Sercan; ” Bu O”, dedi.”O’nu tanıyorum” .
๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑
Sercan’ın söylediği cümleyle şaşkınlıkları biraz daha artan Ekrem ile Ervin dönüp Sercan'a baktılar. Sercan'ın bu garip yabancıyı tanıması onları daha da şaşırtmış ve biraz da tedirgin etmişti sanki. Ervin,” nasıl tanıyorsun? Arkadaşın mı yani?” diye sordu. " Hayır", dedi Sercan pek sayılmaz. "Bu dünyaya düştüğümde..", duraladı, "yani kütüphanede sandalyeden düştüğümde bana yardımcı olmuştu. Su uzatmıştı. Oradan tanıyorum”
๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑(devam edecek)
NOT:çok uzun zaman olduğunu biliyorum maceraya başlayalı. Ancak işlerim dolayısıyla biraz da uzak kalmak için dışardan bakabilmem adına, mesafeyi çoğalttım. Bu kısma kadar okuyan birileri olduysa ve sevdiyse en azından yorum yazar ummuştum ama sanırım pek sevilmiş olmamalı. yine de neredeyse yüzde 80'nini bitirdiğim Azraile Şaka Kabilesi'nin geri kalan bölümlerini istek olursa yayınlamaya devam edeceğim.
saygılarımla. Güneş Ener