B'ölüm -13-(Bölüm 12'den devam)

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑ B'ölüm -XIII- ๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑(Bölüm 12'den devam)

Sercan iletişim ile ilgili düşünürken ana amacın ne olduğuna odaklanmıştı. Birden aklına geldi, kafasını kaşıyıp bir eliyle, yüzünü buruşturarak burnunu sağa sola oynattı. En etkilendiği düşünsel keşiflerinde yapardı bu hareketi genelde. ”Anlaşılmak!” dedi kendi kendine. "Anlaşılmak için iletişim gerek. İletişebilmek için ne gerek peki?". Düşündü yine hızlı hızlı.

Bir başkasının düşüncesini öğrenmek için önce, “o” başkasıyla birlikte aynı ortamda olması gerekiyordu. “O” kişinin(yada kişilerin), ilgisinin kendisinde; kendisininki de “o” kişi de olması gerekiyordu. Ardından “o “ kişi söylemek istediği şeyi düşünüyordu ki; bunun için beyin hücrelerinin elektrik üretmesi gerekiyordu. Hemen ardından söylemek istediği şeyi tanımlayan harfleri dil bilgisi kuralları gereğince dizip, önce kelimeye; ardından cümleye dökmesi gerekiyordu. Ama bu da yeterli değildi, o cümleyi iletebilmek için ağız- dil- ses tellerinin harekete geçmesi; dudaklarla rötuş yapılması gerekliydi. Böylece ; önce cümleye dönüştürülen "soyut" düşünce bir derece "soyuttan somuta" indirgeniyordu ve o cümle de ardından sese yani "somuta" indirgeniyordu.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Macera devam ediyordu henüz oysa. O sesli cümle –yani düşüncenin somutlaştırılmış hali- somut kulaklar tarafından duyuluyor,sesin düzeneğinden kelimeler ve cümleler tanımlanıyor, algılanıyor ardından “anlam” eğer bütün bu karmaşa içinde bir hata olmamış ise kendini diğer kişinin soyut dünyasına soyutlayarak taşınmış oluyordu. Ne gereksiz , yorucu enerji ve vakit kaybı! Diye düşünde Sercan. ” Keşke herkesle Angelina ile kurduğu iletişimi kurabilseydim”, diye düşündü. Sanki aralarında koca bir vadi olan iki dağın tepesinden birbirlerine sürekli mesajlar gönderiyorlardı ve bu mesajları elden ele taşıyan görünmez canlı halkalardan oluşan bir zincire bağlıydılar. “Ne çıldırtıcı bir esaret!”, dedi yine kendi kendine.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Bütün bunları düşünürken sağ eliyle oynattığı mousun ucu kazara bir programa bastı ve program PC’de çalışmaya geçti. Mirc. “Zurna Net’e hoş geldiniz..” İlgisini programa yönlendirerek kısa sürede programın işleyişini çözdü. Seçmesi gereken kanalların listesine bakıp orda gördüğü Edebiyat ve Psikolojik Sorunlular ve Kafka isimli kanallara girdi. Edebiyat’ı kendisine yakın olduğu için, Psikolojik anlamda sorunlu’ları merak ettiği için ve “Kafka “ isimli bir kanalı da ismi hoşuna gittiği için seçmişti. .. Kendisine henüz bir “nickname”; takma isim seçmemişti. Psikolojik Sorunlular kanalının tepesinde nokta işaretli “Sehrengiz” nickli kişi kendisine bir isim seçmesini söyledi. Bu güne kadar kimse kendisine bir isim seçmesini söylememişti. Bunu tuhaf ama hoş buldu. Sercan adının Sercan olduğunu biliyordu. Kimin koyduğunu ne anlama geldiğini bilmese de. Bu konuyu daha önce hiç düşünmemiş olduğunu fark etti. Çok doğal bir şekilde ismini kabullenivermişti.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑

Bir şeyin “öyleliğini “kabul etmek. Örneğin kar neden simsiyah değil de bembeyazdır? Bu Sercan’a göre saçma bir soruydu. Şöyle yada böyle..şu yada bu nedenle. Sonuçta kar beyazdır ve Sercan da tıpkı karın beyazlığını öyleliğiyle kabul ediverdiği gibi ismini de öyleliğiyle kabul edivermişti. Ancak ilk defa biri kendisinden takma da olsa bir isim seçmesini istiyordu. Gözlerini kapadı. Ve aklına gelen takma isimleri düşündü. Dört arkeyi düşündü. Toprak,hava, ateş, Su?.. “Su” isminde kara kıldı. Kendisini huzurla dolduran bir isimdi. Aslında okyanus,içinde milyonlarca canlı barındıran ürkütücü mavi sonsuzluğu bile bir damla su ile oluşuyordu. Bir sürü su damlacığın birbirine katışmasından.. nickname’ni , takma ismini girip kanal geneline “ selam “ yazdı. Herkes tarafından alındı selamı. Sehrengiz;Soul, Efsuniii, Peter Pan ve Neverturns ile birlikte “Kuantum Fiziği ve Algı “ konusunda konuşuyorlardı hararetle. Bir süre konuşulanları izledi. İlginç diyaloglar cerayan ediyordu. Kanalda suskunluğunu Sercan kadar koruyan başka biri de vardı. Nicki "Beyaz"dı.

๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑۩۞۩๑๑๑۩۞۩๑(Arkası yarın)

Hiç yorum yok: